1876 Anayasası’ndan, 12 Eylül rejiminin hazırladığı 1982 Anayasası’na kadar, gelmiş geçmiş bütün Anayasaların bir devrim, askeri müdahale ya da devlet kurulması aşamasında hazırlanmıştır.
1982 Anayasası’nın 6. maddesinde hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı öngörülmüş, Anayasası’nın ilk üç maddesinin dışındakilerin değiştirilebileceği yetkisi tanınmış.
Hal böyle olunca kafasında rejimi değiştirmek olan Recep Tayyip Erdoğan 12 Eylül darbecilerinden hesap sorulacak,1982 Anayasası’nı değiştireceğiz, ileri demokrasi, daha çok özgürlük getireceğiz diye halkın bir bölümünü ikna etti..
Kazandığı referandum ile mevcut Anayasa’da öngörülen yöntemler dışında yeni bir anayasa yapmaya kalktı. Böylece Anayasa’nın tanımadığı bir devlet yetkisini kullanarak ve açıkça anayasayı ihlal suçu işlemeye başladı.
Yasalar; anayasayı ihlal suçunun oluşabilmesi için cebir ve şiddet uygulanması gerekir diyor.
Ne var ki cebir ve şiddet vasıtaları iktidarın elinde olduğu zaman ne olur (?) bu hiç düşünülmemiş. Tıpkı günümüzdeki gibi…
Silahlı kuvvetler, emniyet güçleri ve mahkemeleri kendisine bağlamış olan iktidarların bir cebir kullanmasına gerek olmayacağının düşünülmesi ve ona göre yasa yapılması gerekirdi bence.
Ben bir hukukçu olmadığım için tabii ki derinini bilemem ama aslında tek iktidar döneminden demokrasiye yani çok partili döneme geçildiğinde tüm bunlar düşünülmeli ve ona göre yasalar yapılmalıydı.
Bu AKP veya aynı görüşte her hangi bir parti olabilirdi. Birileri başa geçecek ve ha padişahlık ha diktatörlük ne isterse yapacak ve senelerce devleti yönetecekler. Böyle demokrasi olur mu?
Bakınız bu durumda AKP Anayasayı tıpkı sınırlarımız gibi kalbura çevirdi.
Gün geçmiyor ki bir torba yasa çıkartılmasın.
Şimdi çıkarılacak Jandarma Genel Komutanlığı’nın ve Sahil Güvenlik Komutanlığının tamamen İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasını öngören düzenleme hayata geçerse, AKP ‘in devrimi tamamlanmış olacaktır.
Ayn -el Arap (Kobani ) isyanı ve Türkiye’de olan olaylar bahanesi ile AKP şimdi polise geniş kapsamlı yetkiler vermek istiyor.
Bu konuda; Yaşananların, 12 Mart muhtırası ve 80 darbesiyle gündeme gelen düzenlemelerden farkı yok”
“Türkiye’de, polisin doğrudan hak ve özgürlükleri kullandırtmaması devlet eliyle desteklenmektedir, bunun önünü açacak düzenlemeler yapılmaktadır” gibi eleştiriler yerindedir.
Türkiye’yi polis devletine dönüştürmek, Hitler gibi yönetmeye kalkışmaktır. Anlam budur…
Türk Ceza Hukukçuları Derneği Başkanı Fikret İlkiz’in de dediği gibi durum açıkça polis devletine geri dönüştür” “Özgürlüklerden vazgeçilerek devlet güvenliği tercih ediliyor.
Tabi bu olanlar birden bire sihirli bir değnek varmışçasına olmadı.
AKP bunları yaparken CHP ve MHP neredeydiler acaba diye sormak gerek…
Komşu ülkelerle sıfır sorun derken ülkemizin dış itibarı kalmamıştır.
PKK bile kafa tutup tehditler yağdırmaya başlamıştır.
Ülkemizin dış borçları 390 milyar dolarla tavan yapmış. Belki de daha fazla tamamına erişemedim.
Bir yanda işsizlik, öte yanda işten çıkartılanlar, halkın büyük bir bölümü gittikçe yoksullaşmış.
Açlık sınırının 4 kişilik bir aile için 7 bin TL, yoksulluk sınırının ise 3.280 TL olduğu bir ülkede
15 milyon kişi asgari ücret olan 773 TL ile geçinmeye çalışıyor.
Özelleştirme adına camiler bile satılmaya başlanmış. Rüşvet, talan, yalan dolan, hırsızlık ne isterseniz almış başını gidiyor.
1.Recep Sultan kendisine saraylar yaptırıp uçaklar, villalar alıyor.
Eh, şehzadeler boş dururlar mı, onlar da armatörlüğe soyunmuşlar.
Gemicikler kaç olmuş bilmiyoruz.
Emekliler üç kuruş aylıklarla sürünürlerken, yandaşlar da para üstüne para kazanarak banka kasalarına sığmayan paraları evlerinde saklamaya başlamışlar.
MHP Genel Başkanı Bahçeli şimdi AKP ‘in Atatürk Orman Çiftliğinde yaptığı AK SARAY için eski başbakan bağırıp kendisini yırtıyor adeta.
(Sözde, Ak Saray’a çıksan, uzaya çıksan ensendeyim…!
Çözülme süreci için Milli ve özgün diyen minik başbakana,” ihanet sürecinin neresi millidir(! ) ” diyor. Gülüyorum sadece…
Buna geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye derler. Neden mi çünkü AKP’nin her sıkıştığında ondan yana tavır aldığı için. Artık inandırıcı olmuyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise “PYD, PKK ile eştir, terör örgütüdür” diyen Erdoğan’a cevap verdiği cevapla hepimizi şok etmeye devam etti.
PYD’nin silahlı gücü YPG için, “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum.”
İnanın bunları duymak CHP ye gönül veren birçok kişi gibi beni de üzdü. Amaçları ve faaliyetleri aynı olan PKK ve PYD nasıl ayrı görülür hayret!
PYD'nin PKK ile bağının belgeli olduğu açıklamasını yapan Onur Öymen:
"IŞID’ın Ayn el Arab’da (Kobane) yürüttüğü ve sivil halkı da hedef alan terörist saldırılarına milletçe gösterdiğimiz haklı tepkiler PYD ile ilgili bu gerçekleri unutturmamalıdır” diyerek Kılıçdaroğluna ders verdi adeta.
YCHP den yine halkımız üzerinde olumsuz etki yaratan bir öneri geldi. Anayasadan Türk vatandaşlığı kavramı çıkartılsın-mış.
Düşünebiliyor musunuz? Bu öneriyi yapan Atatürk’ün partisi CHP .
Önümüzdeki genel seçimlerde YCHP ne yapacak ve meclise girebilecek mi acaba bu söylemler ile.
Halkın umudu olan CHP artık umut olmaktan çıkmış ve yeni parti arama durumuna getirmiştir her kesimi. Yapılan anketler meydandadır.
Kimse sevinmiyor tabii bu duruma. Hep istiyoruz ki CHP toparlansın özüne dönsün yine umut olsun ama görünüyor ki ısrarla tutumu değişmiyor ve kendisini yok etmeye çalışıyor.
Neyse sevgili yoldaşlarım bu konuyu bir sonraki yazıma bırakayım.
IŞİD meselesi kullanılarak emperyalist güçler ve içteki hainler Türkiye’yi bir bataklığa çekmek istiyorlar. Irak’ta ABD tarafından eğitilen Suriyeli Kürtler DOÇKA ve Füze roketlerle Ayn el Arap’a geçecekler. Bunun ülkemiz için ileride tehlikeler doğurmamasını dilerim.
KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler