Ankara-Moskova arasında yaşanan ekonomik, siyasi ve askeri işbirliği Batı’yı telaşlandırmış. Rusya, 2015 sonbaharından buyana askeri ve diplomatik gücüyle Suriye’nin yanında yerini alması, daha önce yaşanan Ukrayna ve Kırım sorunu ile Batı’nın zaten gündemindeydi.
TÜRKİYE VE RUSYA BATI’NIN PLANLARINI BOZDU
Şimdi, Türkiye’de Batı’nın gündemine oturdu. 24 Temmuz 2015’de PKK’ya karşı başlatılan operasyon, 15 Temmuz’da FETÖ’cü Amerikancı darbe girişiminin engellenmesi ve Rusya ile olan ilişkilerin düzeltilmesi ve en önemlisi de “Fırat Kalkanı” operasyonu ile ABD-İsrail Koridoruna darbe vurması Türkiye’yi Batı kamuoyunun gündemine otturttu.
Türkiye artık AB kapısında sürünen, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) hizmet eden, Batı’nın Suriye’de koç başı olarak kullantığı bir ülke değil. Bu gerçeği artık Batı basınından okuyoruz. Türkiye’nin Batı’nın elinden kayıp gittiği, AB’nin Türkiye’ye karşı politikasını gözden geçirmesi gerektiği önerileri geliyor Avrupa’nın strateji uzmanlarından.
Anlamaya çalışıyorlar. Sorular soruyorlar: “Türk-Rus ilişkileri nereye kadar gider?”, “Türkiye NATO’dan çıkar mı”, “Şangay İşbirliği Örgütü’ne üye olur mu?”, “Suriye’de nasıl bir rol oynayabilir?”...
Ankara-Moskova işbirliği Batı’nın Suriye planlarını altüst etmiştir. Can ciğer kuzu sarması oldukları PKK/PYD darbe üstüne darbe yemektedir. En çok da buna yanarlar. Rusya’nın Suriye’de PYD’ye karşı Türkiye ile aynı çizgiye geldiğini ifade ediyorlar. 15 Temmuz darbe girişimine karşı Rusya’nın Türkiye’nin yanında yeraldığını belirtiyorlar. Rusya ile ilişkilerin güçlenmesi Türkiye’nin AB karşısında pazarlık gücünü artırdığını yazıyorlar.
Erdoğan’ın “Şimdi El-Bab’a ilerliyoruz, sonra Menbiç’e ve Rakka’ya yöneleceğiz” sözlerine dikkat çekerek Türkiye cumhurbaşkanı kararlı görünüyor diyorlar. Üstelik Türkiye’nin milliyetçi kesimini de arkasına almışlar diye ekliyorlar.
Jeopolitolog Jean-Sylvestre Mongrenier diyor ki; “temel özgürlükler konusunda sağlam durmakla birlikte (hani Türkiye insan haklarını ihlal etmekle suçlanıyor ya) bir de Avrupa’nın stratejik çıkarları açısından Türkiye'nin jeopolitik önemini dikkate almak gibi siyasi gerçeklik var”. Ve “Türkiye’nin IŞİD, PKK ve onun uydularının (PYD/YPG) terör tehditlerine karşı kendi güvenlik çıkarlarını savunması gözardı edilemez” diyor.
FRANSIZ BASININDA TÜRKİYE
Fransız basınından birkaç başlığı örnek olarak verelimm: “Türkiye arka bahçesi olan Suriye ve Irak’ı kuzeyini savunmak istiyor” (Le Monde), “Türkiye Avrupa ve ABD’yi mercek altına aldı” , “AB-Türkiye: Erdoğan'ın öfkesi Brüksel’in canını sıkıyor” (Rfi), “Türkiye açıkça Rusya’ya bağımlı hale gelmek üzere” (Le Monde), “Türk Akımı: AB’nin politize olan endişeleri" (fr.sputniknews), “Türkiye tehdit edilirse Irak’a kara haraketi düzenleyebilir” (voaafrique), “Erdoğan AB ve ABD’yi uyardı” (1info2), “Türkiye Erdoğan ile nereye gidiyor” (Le Figaro), “Erdoğan Avrupalıların eleştirileriyle dalga geçiyor” (Le Figaro).
Elbette bir de madalyonun diğer yüzü var: Erdoğan’nın diktatör olduğu, Kürtleri katlettiği, gazetecileri hapse attığı, insan haklarını hiçe saydığı gibi. Hani Batı insan hakları şampiyonu ya, işine gelmeyen hükümetlere karşı demokrasi ve insan hakları silahını çekerler. Erdoğan’nın BOP eşbaşkanı olduğu, Suriye’de birlikte Esad’a karşı savaştıkları dönemde, Türkiye model ülke, Erdoğan ise islam ülkelerine örnek akıllı bir liderdi. Batı bu işine gelmediği zaman fırıldak gibi döner.
ALİ RIZA TAŞDELEN/PARİS
KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler