7 -24 Atatürk’e Küfredenler, Siz, Onun Tırnağı Bile Olamazsınız… - Kemalistler -->

7 -24 Atatürk’e Küfredenler, Siz, Onun Tırnağı Bile Olamazsınız…

7 -24 Atatürk’e Küfredenler, Siz, Onun Tırnağı Bile Olamazsınız…

Osmanlı ve Osmanlı padişahı hayranları, Atatürk’ten önceki Türkiye’nin durumunu biliyorlar mı acaba?

Cumhuriyet ilan edildiğinde ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısı nasıldı?

Okuma yazma oranı kadınlarda kaç, erkeklerde kaçtı?

Ne kadar fabrika vardı? Sermaye ve fabrika kimlerin elindeydi?

Demir yolları kaç kilometreydi? Bildiklerini sanmıyorum…

O zaman başlayalım anlatmaya:

Birinci Dünya savaşında yurdumuz 550 bin kayıp verdi. Yenilginin ardından Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Buna göre Osmanlı orduları dağıtılıyor, ağır silahlar teslim alınıyor; savaşı kazanan devletler arasında ülke pay ediliyordu…

Vatanın yeraltı ve yerüstü zenginliklerine el konulmuştu…

Ama bütün bu yokluk, yoksulluk, kötü koşullara ve padişahlara karşın Yedi Düvelle yapılan bağımsızlık savaşı kazanıldı ve Cumhuriyet ilan edildi…

Cumhuriyet ilan edildiğinde köyler, kentler yakılmış, yıkılmış, harabe haline getirilmişti… Üretim durmuş, tarım çökmüştü. Ekmeklik un bile dışarıdan alınıyordu.

İnsanlar aç, sefil perişandı…

Hastalık dört bir yanı sarmıştı… İnsanlar kırılıyor, hayvanlar telef oluyordu…

Frengi, verem, sıtma, tifo, tifüs bir göz hastalığı olan trahom dört bir yanı sarmıştı.

13 milyon nüfuslu Türkiye’de 3 milyon kişi trahom, iki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengi hastalığına yakalanmıştı… Bunlar saptanan resmi rakamlar ve bilinen hastalıklardı… Bit, pire, çeşitli cilt hastalıklarını bu listeye eklemiyoruz…

Bebek ölümleri yüzde 40’ın üzerindeydi. Yani doğan her iki çocuktan biri, yüz anneden yirmisi ölüyordu…

40 bin köyün 30 bininde okul yoktu… Evet, yineliyorum, 30 bininde… Vee okuma oranı 1927’lerde erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4’tü… Bu oran 1935’te erkeklerde yüzde 23, kadınlarda yüzde 8 oldu…

Her yanı mahalle mektepleri, tekkeler sarmıştı. Cahillik ve cahiller mollaların, sultanların geçim kaynağı idi… Onlar durumdan ziyadesi ile memnundular…

Kitap nedir, okumak nedir, bilim nedir, ne yararı olur, bilen yoktu…

Osmanlıyı Atatürk yıktı der Atatürk düşmanları…

Osmanlıyı işte bu cehalet, bilgisizlik yıktı… Bir de emperyalizmle birlikte yerli hainler…

Osmanlıdan sadece 4 fabrika miras kalmıştı. Bu sayı 1926 – 1938 arasında 28’e yükseldi.

Anadolu topraklarında 1923 yılı itibarı ile 4559 km olan demir yolu, 1940 yılına kadar gerçekleştirilen sıkı çalışmayla 8637 km'ye ulaştı, iki katına çıktı…

Mustafa Kemal, Cumhuriyetin ilanının ertesi gününde, İsmet İnönü’ye gönderdiği mektupta şunları yazıyordu:

“Bize, geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı, yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız, kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev bu, özgür bir toplum oluşturmak, çağdaşlaşmak, bu ideali gerçekleştirmek zorundayız, bu görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim, Allah yardımcımız olsun.”

Tam da dediği gibi yaptı.

1929-1938 arasında ağır sanayi üretimi % 152 arttı.

Kömür yüzde 100, krom yüzde 600 artış gösterdi. Demir sıfırdan 180 bin tona çıktı, şeker üretimi 200 misli arttı. Türk Parasının değeri sterlin, ABD doları ve İtalyan lireti karşısında değer kazandı.

Gece gündüz, 7 – 24 Atatürk’e küfredenler, 15 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirilenleri gördünüz mü?

Siz onun tırnağı bile olamazsınız…

Peki, siz ne yaptınız? Tüm Cumhuriyet ürünlerini mirasyediler gibi satıp, savdınız, yine de iki yakanız bir araya gelmedi… Çünkü üretim durdu… Çünkü fabrikaları, gelir kaynaklarını emperyalistlere teslim ettiniz…

İktidara geldiğinizde bir ABD doları, 1.60 TL idi, bugün 3.27 TL, iki kat arttı, çeyrek altın 28 TL idi, bugün 215 TL, artış yüzde 768, 1 Lt benzin 1,64 TL idi, bugün 4.84, artış yüzde 295…

Bir gün olsun Atatürk gibi bilimden, uygarlıktan, çağdaşlaşmaktan ya da onun deyişi ile “Yoksul ve esir milletlerden” söz ettiniz mi?

Bir gün olsun emperyalizm sözcüğünü ağzınıza aldınız mı? Bir gün olsun Kurtuluş savaşını canla, başla destekleyen gerçek din adamı Rıfat Börekçiyi halka anlattınız mı?

Anlatmadınız…

Çünkü sömürgecilerle işbirliği yapmak sizin fıtratınızda var…

Siz Müslüman Irak’ı işgal eden emperyalist ABD’yi alkışladınız ve ABD askerlerinin sağ salim dönmesi için dua ettiniz…

Atatürk ve arkadaşları tüm gücüyle ülkeyi modernleştirmeye çalışırken, geçmişte de tarikatçı ve bölücü atalarınız emperyalistlerle birlik olup, genç Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya çalıştılar…

Bugün de bir takım fesli deliler çıkmış, babalarının, dedelerinin yolundan gidiyorlar… Şöyle konuşuyorlar:

“Keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı…"

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı düşmanlarının hangi rüyanın peşindeki olduklarını gördünüz mü?

Şunu hiç aklınızdan çıkarmayın: Atatürk modern Türkiye’nin kurucusu ve kurtarıcısıdır… Ne kadar kötülerseniz kötüleyin, bu gerçeği asla değiştiremezsiniz…

Onun için bir kez daha yineliyoruz: Gece – gündüz, 7 -24 Atatürk’e küfretseniz de “Siz onun tırnağı bile olamazsınız…”

(alieralp37@gmail.com)

 

Benzer içerikleri okumaya devam et

Benzer içerikler

© Copyright 2019 Kemalistler | All Right Reserved