Tünay SÜER - Para için değil vatan için ölüyorlar… - Kemalistler -->

Tünay SÜER - Para için değil vatan için ölüyorlar…

Tünay SÜER - Para için değil vatan için ölüyorlar…

Dün akşam televizyon kanallarını dolaşırken Haber Türk’te Can Ataklı’yı görünce izlemeye başladım.


Onun dışında masada oturanları tanımıyordum.


Neyse konuyu anlamak için dinlemeye başladım.


Adamın birisi bağırarak konuşuyor, karşısındaki kişiyi bastırmaya çalışıyordu.


Bu taktik bana birisini hatırlattı.


Adı aklıma gelmedi bir türlü.


Sonuçta hatırladım.


Rasim Ozan Kütahyalıydı.


Bir çene var ki adamda hani derler 5 para ver konuştur yüz para versen susmaz misali.


Bu gibi kişiler seslerini yükseltip avaz, avaz bağırınca haklı oldukları izlenimini vermek isterler daima.


Dolayısı ile bulundukları programı ekşimiş çorbaya çevirirler.


İzlemek istemezsiniz.


                                                   ***


Bazen tanıdık bir yüz görünce izlemek durumunda kalabiliyor insan.


Sonradan isminin Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz olduğunu öğrendiğim bey kibarca "Şunu unutmayın o insanlar hayatlarını veriyorlar “diyordu o sırada.


Kimler için böyle konuştuğunu anlamaya çalışarak dikkat kesildim.


Derken masanın diğer yanındaki bir adam ki adını alt yazıdan öğrenmiş olduğum


Muhsin Kızılkaya diye birisi:


"O ayrı bir şey. Zaten işi o, maaş alıyor. O insanların görevi hayatını vermek ve onun için maaş alıyor. Ekstra bana bir iyilik yapmıyor “dedi.


Konuyu anlayıverdim tabiki ve cinler tepeme çıkıverdi.


Vay terbiyesiz adam vay!


Vay hain adam vay diye aklıma gelen nezaket dışı sözcükler ağzımdan dökülüverdiler.


Adamdaki zihniyete bakın şehitlerimize ne yakıştırıyor.


Para için ölüyorlarmış…


Emekli general sesini yükseltmeden tepki gösterdi.


"Böyle diyemezsiniz, böyle söylerseniz gazileri üzer şehitlerin kemiklerini sızlatırsınız"


Paşa daha konuşuyordu ama karşısındaki adam onu konuşturmak istemiyordu.


Ses gürültüsüyle paşanın sesini bastırdığından sözler anlaşılmıyordu.


Araya programın yöneticisi bayan girdi,(Didem Arslan Yılmaz)adamı zoraki susturdu.


                                                     ***


Ahhh, ah diye salonda dört dönmeye başladım.


Paşa çok nazikti.


Ben orada olacaktım ki ona layık olduğu cevabı ondan daha çok bağırarak verecektim.


Telefona sarılıp kanalı aradım devamlı meşgul.


Bu Muhsin Kızılkaya denen adam asker ve ordu düşmanıydı.


Henüz 18 şehit vermişiz, içimiz yanıyor, Türkiye matemde ailelerin ocakları sönmüş adamın ettiği sözlere bakın.


Utanmaz, vicdansız adam…


Ben şehitlerimize gözyaşı dökerken, kendi kendime bağıra söve dururken,


Can Ataklı sinirden kızarmış durumda bu densiz adama bir şeyler söylüyordu.


Sesi açıp onu dinlemeye başladım.


Konu İŞID’a dönmüştü.


Ataklı’nın terör örgütü IŞİD’in Türkiye’de düzenlediği saldırıları örnek göstererek Türkiye’nin IŞİD’e destek olduğu iddialarının var olduğunu söyledi.


Kızılkaya, bağırarak mitralyöz gibi konuşmaya başladı yine.


IŞİD Avrupa’nın göbeğinde de şöyle yapmış, böyle yapmışmış.


Ataklı da bağırmaya başladı mecburen ve


”Yani IŞİD Fransa'da bomba patlatıyorsa Türkiye'de de bomba patlatır. Bunu mu demek istiyorsunuz?”


Şüphesiz, Kızılkaya kızarmadan böyle düşündüğünü milyonlarca izleyiciye karşı açıklamış oluyordu.


Yazık, Türkiye bu beyinlerden kurtulmadan asla ne ilerleyebilir nede refaha kavuşur.


Kimdir nedir diye araştırdığımda Kürt kökenli ama Kürtçü olduğunu öğrendim.


Gazeteciymiş, birkaç kitabı varmış VS.


Ha… Bu kişi birde elan Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanıymış…


Düşünün, Türkiye Başbakanının baş danışmanı şehitlere saygısı olmayan ve onların para için değil, vatanları uğruna can verdiklerini bilmek istemeyen böyle bir adam.


Eh cumhurun başı Erdoğan 15 Temmuzdan sonra TSK da dini propaganda yapan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'yi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevine getirirse başbakanı da böyle bir kişiyi başdanışman yapar tabi.


                                                         ***


Cumhuriyet Gazetesi 27 Haziran 2016 tarihinde ”İşte Erdoğan’ın gizli ve özel ordusu SADAT… ve elebaşı…”başlıklı yazısında


SADAT’tan ve Tanrıverdi’den bahsetmişti.


(SADAT 2004 kasım tarihinden itibaren, YAŞ kararları ile ordudan atılan 7 askerin kurmuş olduğu bir kuruluş.)


SADAT’ın başında 1996 da emekliye sevk edilen özel harpçi Tanrıverdi vardı.


Cumhuriyet Gazetesi bu kuruluşun AKP Gençlik kolları ve Osmanlı Ocakları’ndan devşirdiği gençlere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde kurulu kamplarda eğitim verdiğini iddia etmişti.


Gazete ayrıca Erdoğan’ın kendi geleceğini bu özel orduya bağladığı ve SADAT’ın Esat rejimine karşı savaşan cihatçı güçleri eğittiğini de iddia etmişti.


Bu iddialar yanıtsız kalmıştı.


Sözün özü Türk Ordusunun paramparça edilmesine Ergenekon davaları ile başlandı şimdi de ordudan ihraçlarla devam ediyor.


Erdoğan Yenikapı ruhunu bozmayalım derken gözümüzün önünde olanlarla ülkenin canına okuyor.


Merak ediyorum, ya 15 Temmuz “sözde darbe” girişimi olmasaydı, Erdoğan böyle bir temizliğe nasıl başlayacaktı?


Sanırım işler böylesine kolay olmayacaktı…


 


Tünay Süer


11.10.2016

Benzer içerikleri okumaya devam et

Benzer içerikler

© Copyright 2019 Kemalistler | All Right Reserved