2015 gerek benim için gerekse ülkemiz için çok kötü geçti.
Ben geçirdiğim ciddi hastalıklardan sonra üstüne üstlük bir de gerçekten büyük bir kaza atlatıp mucize gibi ölümden döndüm.
İyi miyim, iyiyim ama ağrılar yakamı henüz bırakmadı, sanırım belimde bir araz kaldı zamanla geçecek inşallah.
2016 ya soğuk algınlığı ve bronşitle girdim önemsemiyorum zira ülkemizin içinde bulunduğu durum çok daha vahim.
2016 ülkemiz için hayırlı olacak mı ve mutlu günler görecek miyiz?
Yine şehit haberleri gelecek mi, Doğudaki halkımız evlerine dönecekler mi ve esnaf dükkânını açabilecek mi, çocuklar okullarına gidip, sokaklarda oynayabilecekler mi?
Önemli olan budur.
Türkiye’nin her bölgesinde, genelinde elit takımın dışında herkes mutsuz…
İşsizlik tavan yapmış, zamlar yağmur gibi peş peşe geliyor ve bizler doğudaki savaşın yanı sıra ayakta kalma savaşı vermekteyiz.
Temennim, dileğim 2016 da hem dünyada hem de ülkemizde akan kanın durması insanların yüzlerinin bir nebze gülmesidir.
Umudum budur.
İnsanların umutlarının tükendiği yerde hayatın anlamı kalmaz çünkü…
Akılları bir karış havada olanlar inşallah yaşadıklarımızın farkına varırlar da daha geç olmadan ülkeyi sürükledikleri bataklığa gömülmeden kurtarmak için el birliği ile halkın, vatanın yararına çalışırlar.
Tabi burada en büyük görev Muhalefet partilerine düşmektedir.
Ya adam gibi muhalefet yaparlar ya da hep birlikte batarız…
***
2016 nın ilk yazısını yazmaktayım keşke gerçekten sizleri de mutlu kılacak bir şeyler yazabilseydim.
Mümkünatı olmuyor, ben ne yapayım?
Atatürk çok daha zor günlerde, Samsun’dan başlayarak milli mücadeleyi başlattığında Times gazetesi şöyle yazmıştı.
“Bütün cihanın kuvvetine karşı milli bir hareket yaratmak… Ne çocukça bir şey…”
Yazar Refik Kara Milli mücadelenin başlamasını alaya almış ve Mustafa Kemal’e:
“Kuzum Mustafa sen deli misin? Diye sormuştu.
Belki haklıydı, silahsızlandırılmış bir Türk Ordusu vardı ve kâğıt üzerinde 35+ 40 bin civarındaydı.
Yurdun her köşesini işgal etmiş düşman sayısı ise en az 400 bin kişiydi.
Halk çok yoksul kalmıştı.
Mustafa Kemal’in aklında, yüreğinde ise “Bölünmez, hür, çağdaş bir Türkiye” vardı.
Halk ona inandı ve o halkına inandı yüreğinde bitmez, tükenmez vatan sevgisi ile başarıdan başarıya imzasını attı ve bu güzel ülkemizi çok zor şartlar altında bizlere kazandırdı.
Altın tepside bize emanet edilen ülkemiz onun ebediyete intikalinden sonra emanetine sahip çıkılmadığı için bu günlere gelmiştir.
Bunun baş sorumlusu da ondan sonra başa gelen tüm CHP genel başkanlarıdır.
Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarını durduramadılar ne yazık ki…
Sadece onlar mı?
Cumhuriyetten, bağımsızlıktan yana olan hepimiz suçluyuz.
AKP şunu yaptı, bunu yaptı demenin ne anlamı var?
Atatürk’ü kendimize örnek almamışız ona ihanet etmişiz ve halen de bu ihanet içindeyiz.
***
Halkı toparlayacak tehlikeyi anlatacak, birlik ve beraberliği sağlayacak tek parti onun kurmuş olduğu CHP idi.
Gelin görün ki CHP kendi içinde birlikten uzak, demokrasiyi kendi içinde bile uygulayamayan, ayrım yapan cumhuriyet, Atatürk diyenleri dışlayan bir parti konumuna gelmiştir.
Atatürk 1923 te şöyle demişti:
“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir. “
Ne kadar doğru bir tespit yapmış sevgili ATAM…
Şu anda sosyal toplum felçlidir ve duyarsızdır.
AKP kadını kapatabilir, erkeklerle eşit görmeyebilir, kadını eve kapatmaya çalışabilir ama CHP’nin bunu yapmaya, bir şekilde onu desteklemeye asla hakkı yoktur.
Çünkü bu partinin adı YCHP değil CHP dir.
Çünkü Atatürk’ün partisidir.
Bakınız son örnek 26/27 Aralık günlerinde yapılan İstanbul kongresinde yaşanmıştır.
İstanbul İl Kadın Kolları 2007/2010 sonu döneminin başkanı Oya Tümer’in kongre değerlendirmesini yaptığı “Mutlumusunuz beyler”? Başlıklı yazısında gerçekleri bütün çıplaklığı ile göz önüne getirmiş.
Başkan, İstanbul İl Kongresinde, erkeklerce belirlenen blok listede, CHP tüzüğünün 61/A maddesince belirlenen kadın lehine " %33 kota hakkı " açıkça ihlal edilerek, kadına kota hakkı maddesi çiğnenmiştir.
Tüzükle belirlenen bu "Kota Hakkı'na " aykırı hazırlanan, blok listeyle, CHP İstanbul’da, 25 kadının seçme hakkı açıkça erkekler tarafından ellerinden alınmış ve yerlerine yine erkekler yazılmıştır..
Partimizin fedakâr, donanımlı emektar kadınları, bir kez daha siyaseten mağdur edilmişlerdir. Kadınlar bu " siyasi haklarını kullanamayacak olmaları nedeniyle, yine ne yazık ki " her şey benim olsun" hırsındaki erkeklerin gücüne yenik düşmüşlerdir. Diyor.
(Oya başkana bu yazısından ötürü şahsen çok teşekkür ederim.)
***
Maalesef yıllardır CHP de kadınlar hak ettikleri yerlere gelememektedirler.
AKP ve yobazlar kadını nasıl sadece cinsel obje olarak hakir görüyorsa, CHP de de kadınlar sadece emeklerinden istifade ettikten sonra yok sayılıyorlar.
Oysa kapı kapı gezenler onlar, partiyi iktidara getirmek için öz veriyle gece gündüz, yaz kış demeden çalışan onlar ama seçim zamanı gelince ötelenen yine onlar.
Kadınlar “Bölünmez, hür, çağdaş bir Türkiye ”için el ele vermeli örgütlenmelidirler.
Not. Oya Başkanın yazısının tam metnini aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
http://kemalistler.gen.tr/oya-tumer-mutlu-musunuz-beyler/4628
KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler