Ağzınla kuş tutsa - Kemalistler -->

Ağzınla kuş tutsa

Ağzınla kuş tutsa

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay’a bir gazetenin muhabirleri sormuşlar.

-8 Haziran sabahı ne öngörüyorsunuz, AK Parti tek başına iktidar olabilecek mi?

Atalay - “Elimizde kamuoyu yoklamaları var ama parti olarak sonuçlarını çok fazla açıklamıyoruz” demiş.

Oysa AKP’nin erimesi artık sır değil. Yapılan anketler bir yana, eski başbakan bunu gerek yaptığı mitinglerde, gerekse ruh hali ile belli ediyor.

Bir bakıyoruz elinde Kur’an ile platformda nutuk atıyor ne kadar dindar olduğunu anlatıyor, bunu yaparken de sanki Müslümanlık AKP zamanında çıkmış, kendisi ve tebaasından başkası Müslüman değilmiş gibi ona buna laf atıyor.

Eski başbakanın mükemmel bir aktör ve hatip olduğunu kaç kez yazdığımı hatırlamıyorum.

Oyununu ve tüm kozlarını çok iyi oynuyor.

Devletin tüm imkânlarını kullanmak ta buna eklenince, o coştukça coşuyor.

Bazen alaysı gülüyor, bir bakıyorsunuz attığında mangalda kül bırakmıyor.

Kimi zaman da gözyaşı döküyor.

Bugünkü Sözcü gazetesi “her gözyaşı ona seçim kazandırdı” diye 2004den 2015 e nerelerde gözyaşı döktüğünü sıralamış.

Evet, eski başbakan baktı ki başkanlık zora giriyor yine gözyaşlarına sığınmaya başladı.

Bu seferki gözyaşları Arnavutluk’ta ki bir caminin açılışı sırasında imam hatiplilerin okuduğu şiiri dinlerken gözlerinden süzülüvermişler.

Erdoğan çok mu duygusal acaba diye düşünebiliriz.

Varsayalım ki çok duygusal bir insandır.

O zaman şu soru geliyor aklımıza, hem mükemmel bir dindar hem de duygusal.

Peki, bu iki güzel olguyu taşıyan bir kişi nasıl olur da onlarca masum yurtseverin kumpasla yıllarca demir parmaklıklar ardına kapatılmasına razı olabilir?

Hiç mi vicdanı sızlamaz?

Geceleri nasıl rahat uyuyabilir?

Kusura bakmasın ama onun Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi davaların birer kumpas olduğundan haberi olmadığına inanmıyorum.

Paralel yapı yaptı, “arkadan hançerlendik, aldanmışız, aldatılmışız ”gibi sözleri beni tatmin etmemişti.

Çünkü “ne istediler de vermedik ”sözleri kendisine aittir. Bu davanın savcısı benim diyen de kendisiydi.

17 Aralık 2013’te yaşanan Rüşvet ve Yolsuzluk olayları meydana çıkmasaydı Erdoğan acaba TSK’ ya ve gerçek vatansever aydınlarımıza yapılan hareketin bir kumpas olduğunu açıklar mıydı?

***

Erdoğan nasıl bir kişilik taşımaktadır bunu defalarca düşünmüşümdür.

Bu konuda araştırma yapmış, Mitoman ve mitomaniye başlığında bir yazı hazırlamıştım.

Tabi bu yazıyı hazırlamamda bir yığın malzeme vardı elimde.

Mesela sevgili eski başbakanımız bir gün,

İşte bu toprak var ya bu toprak, ah benim kardeşlerim 780 bin kilometrekareyle vatan toprağıdır. Burada kimse ameliyat yapamaz. Kimse operasyon yapamaz. Bunun tamamı tek millet, Türk milletinindir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarınındır. Hepsi ama saydım ya bütün etnik unsurlarla beraber hepimizin" derken,

Diğer bir gün Diyarbakır’da kutlanan Nevruzda PKK paçavraları altında İmralı’daki bebek katilinin ve Kandildeki Bayık denilen sözde komutanın görüntülü mesajlarında Türkiye’yi tehdit edişlerini görmezden, duymazdan gelir.

APO’ ya özgürlük, özgür Kürdistan sloganlarını duymayacaksın, görmeyeceksin!

Türk bayrağını yasaklayacaksın, tabelalardan TC yi kaldıracaksın ama sonra o bayrakla seçim propagandanı yapacaksın.

Biryandan “bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diyeceksin ama vatan uğruna şehit olanlara kelle diyeceksin.

Bu ne tutarsızlıktır?

                                                           ***

17 Aralık 2013 te yaşanan Rüşvet ve yolsuzluk olayları ve adları geçen devlet bakanlarının, AKP çoğunluklu komisyon tarafından yüce divanda yargılanmalarının önünün kesilmesi, iş adamlarının salıverilmeleri, toplumun devlete daha doğrusu AKP ye olan güvenini çok ciddi olarak sarstı

Demokrasi ve özgürlük vaatleri ile geldiler.12 Eylül diktatörlük yasalarını kaldıracağız dediler değil mi?

Kaldırmak şöyle dursun, bugün o yasalara sığınan, olağanüstü torba yasalar çıkartan bir AKP var karşımızda.

Dün Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’e övgüler yağdıran, Altına Mercedes araba çeken erg,

17-25 Aralık soruşturması sonrası onu ve diğerlerini ilkönce görevden aldı sonra ‘mesleğin şeref ve onurunu bozdukları’ gerekçesiyle meslekten ihraç etti.

Oysaki bu adamlar hırsızlık olaylarını meydana çıkarttıkları için değil, onca şerefli komutanlarımızı, vatanseverlerimizi zindanlara kapattıkları zaman görevden alınıp ihraç edileceklerdi.

Kumpasla yıllarca özgürlüklerinden edilen komutan ve aydınlarımız, aileleri perişan oldular. Bu adi suçlamaların ve adaletsizliğin altında ezilerek İntihar edenler, hastalanıp ölenlerin veballerini kim ödeyecek?

Velhasıl AKP çöküyor çökmektedir.

Adaletsizlik, yolsuzluk, yoksulluk dini suiistimal ederek kullanmak, gerek AKP ‘i gerek paralel yapı denilen cemaati çökertmiştir.

Çünkü halk bu kadar haksızlık ve yolsuzluğa karşı isyan etmeye başladı.

Bir yanda saraylar, rezidanslar ve içlerinde yaşayanlar, öte yanda karnını doyurmak için çöp toplayan veya çöpler arasında yiyecek arayan insanlar…

Hımmm! Tepedekiler mi?

Onlar ağızlarıyla kuş tutsalar artık, asla eskisi gibi olamayacaklardır…

Bunu tüm halkımız anlamalıdır artık.

Benzer içerikleri okumaya devam et

Benzer içerikler

© Copyright 2019 Kemalistler | All Right Reserved