TÜRKİYE ALEYHİNDE ALGI YARATILMASINDA TÜRKİYE POLİTİKASINDAKİ CEHALET, TEK ADAMLIK VE YAPILAN YANLIŞ SİYASET OLUMLU ORTAM SAĞLADI…
Sevgili okurlarım. Yaşamının yarıya yakınını yurt dışında geçirmiş bir akademsiyen ve gazeteci olarak 24 Nisan Ermeni soykırımı iddialarının giderek destek görmesinde Türkiyeyi yönetenlerin büyük hatalarının önemli ölçüde katkı sağladığı kanısındayım.
İktidara büyük demokratik açılımlar, liberal politikalar ve Batı yanlısı adımlar atmak üzere gelen din üzerinden siyat yapan bir partinin giderek liberallikten uzaklaşan, dinci teröre destek veren, Batı aleyhindeki söylemlere yönelen, giderek despotluğa doğru yol alan bir yol izlemiş olması ister istemez Türkiyeyi yönetenlerin gerçek kişiliklerinin açığa çıktığı, yüzlerindeki maskenin düştüğü izlenimi yaratmaya başladı.
Batının basın yayın organlarında ufak ufak haber ve yorumlarla uyarıcı mesajlar vermeye başlayan Türkiyenin dostları, daha sonraları bu uyarılara kulak tıkayan ve tek adam iktidarı haline geldiği yolunda iddiaları da açıktan açığa seslendirmeye başladılar.
Sen istesen de işemesen de, Batının savunma ve ekonomik sistemine entegre olmuş bir ülkeyi giderek Batı karşıtı söylemlerle eleştirmeye başlarsan samimiyetine gölge düşürürsün. Özellikle Ermeni Soykırımı iddilarında şimdiye kadar Türkiyenin dostluğunu öne sürüp desteğini esirgeyen ülkeler de birer birer bu iddilara siyasi destek vermeye başladı. Senin müttefiklerin, senin ülkenin bölünmesi ve toprak istenmesini nihai amaç olarak gören bu tür algı yaratma çabalarına niye destek versin? Türkiyedeki siyaseti tek adamın ruhsal durumuna bağlayan siyasi iktidar bu alanda ülke düşmanlarına büyük kozlar verdi diye düşünüyorum.
Önce ülke içiden etnik ayırımcılığı, kökenine dönmek iddiasıyla,aslında kendi taraftarının saflarını sıkaştırması amacıyla körükleyen uygulamalar ülke bütünlüğü için bir tehlike olustrmuştur. Böylece Türk olmak sözünü bir ırk olmak düzeyine indirgemiştir. Oysa Ne Mutlu Türküm Diyene sözünün amacı ırkçılıktan çok bir kültürel aidiyet ifade ediyordu. Bu sözü söyleyen Cumhuriyetin kurucusu “Ne Mutlu Türk Doğana” diyebillirdi,ama demedi. Oysa onun zamannda Hitler ve Musolininin ırkçılık ve faşist yönetimleri vardı. Atatürk çağının ırkçılığı yerine uzak görüşlülükle kültürel milliyetçiliği seçmişti. Bu yüzden sırf ayrılıkçı kürtlere hoş görünmek için Türk milliyetçiliğini “ayaklarının altına alıp” çiğneyen uygulama ülkenin birlik ve beraberliğini olumsuz olarak etkilemeye başladı. Ayrılıkçılar, Osmanlının son dönemlerindekine benzer bir hayal için çalışmaya başladılar.
Özellkle Ermeni diasporasının Amerikada eylemlerine karşı, Türkiyeye destek veren Musevi Dernekleri ve Musevi Cemaatinin ileri gelenleri, dil bilmeyen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının “One Minutes” çıkışını ardından yaptığı konuşmalar ve ittifak içinde olduğu İsrail ile ilişkileri bozan uygulamaları bize onların desteğini kaybettirdi. Oysa Musevi lobisi ve cemaati ile tarihsel bir ilişkimiz vardı. Ülkede sırf araplara hoş görünmek için yürütuen İsrail ve Musevi karşıtlığı ülke imajını belki arap sokaklarında bize hiç bir faydasi olmayan destek sağlamış ve bazılarını kendi yandaşlarının deyimi ile “Dünya Lideri” yapmış ise de sonuca zarar gören Türkiye ve onun tarihsel politikası olmuştur.
Aynı zhiniyetin dinci terror örgütlerine silah ve maddi yardım yaptığı algısının yaratılması, İŞİD terörü ile birlikte anılmaya başlanmış olması da ülke aleyindeki düşünce ve davranışları destekleyen bir üzücü gelişmedir. Bunda da ülkedeki dış politika hatalarının, sonunu düşünmeden yapılan yanış hesapların Bağdattan Musuldan ve Kobani’den döndüğünün kanıtı olabilir. Örneğin ABD’de geleneksel olarak Türk dostu bilinen Cumhuriyetçi partinin iki başkan adayı Türkiye aleyhinde konuşmaya ve Ermeni iddialarına destek vermeye başladı.
Ermeni diasporasının yönettiği, tehdit ettiği, hatta zorbalıkla iktidardan indirdiği Türkiye ile görüşme yanlışı Ermenistan yönetimi yerine getirilen ırkçı ve Türk düşmanı yeni Ermenistan iktidarının demokrasi ve ekonomik alandaki geri kalmışlığına rağmen takındığı tavır ve kilise ile birlikte diasporanın aşırı kışkırtan tavırlarına karşı değişik ülkelerdeki Türkler gerek dernekleri, gerekse kişi olarak yıllardır resmi politikalara destek verdiler ve vermeye devam ediyorlar. Kuşkusuz ülke içindeki bol yönet politikası ve bunun sonuçları yurt dışındaki Türk diasporasına da yansıdı. Her ülkede bölücü kürt ayrılıkçıları katmazsanız genel olarak üç tane grup oluştu. F-tipi cemaat ve bunların ticari ve yan destek kuruluşu üyeleri, Laik Türkler ve bir de bu işlere fazla kafa yormayan, ülkede halkın yarısının desteklediği bir iktidar var, bunlar devlet gücünü bu işler için kullansın diyenler de mevcut. Laikler aasında da yıllardır süre gelen bu olaya karşı ülkede ciddi bir politika üretilememiş olmasına içerleyenler de mevcut. Hele kamu kaynaklarını gösterişli yatırımlar, tek kişinin ikbali ve isteği için kullanan zihniyetin bu alanda ciddi bir planının olmaması, büyük kaynaklar ayırılmaması ve önceden hazırlanıp uygulamaya konulmamış tepki olgusunu kaynakları kısıtlı bir kaç vatansever Türk diplomatına ve Türk diasporasına bırakmış olması da eleştiriliyor.
Türkiyeyi yönetenler, iç politikada kendi seçmenlerine hoş gelecek kamu oyu yaratma, algı operasyonları düzenlemede gayet başarılı oluyorlar ama yurt dışı konularda hata üzerine hata yapıyorlar. Bu uygulamaların maliyeti ise Türk milletine ve devletinin zarar hanesine yazılmaya devam ediyor. Yarın bu zihniyet iktidardan düştüğü zaman onların belki de cehaletten, tarih bilmemekten, tek adamliktan veya kısa vadeli çıkara odaklı uygulamalarının Türkiye imajına yaptığı olumsuz etkileri silebilmek imkansız denecek kadar zor olacaktır.
Tek Adamlık ve Yanlış Siyaset Türkiye Aleyhinde olumlu Ortam Sağladı

KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler