Dünkü seçimin sonucu baştan belliydi ama yine de bir mucize olur beklentisindeydim. Tabi bu bir hayaldi ve belki de kendimi böyle kandırmıştım.
Nede olsa umut insanın doğasında vardır ve ruhun gıdasıdır.
Aslında bir insanı hayata bağlayan, yaşamını renklendiren hep hayalleri ve umutlarıdır. Şahsımla ilgili hayalperest bir insan olmamama rağmen söz konusu vatan olunca, bu kadar çirkinliğin içinde bir şey yapamamış olmamın sıkıntısı ile güzel şeyleri hayal etmekten başka ne yapabilirdim?
Seçim sonuçları açıklanırken yüreğime ufak ufak hançerler saplanıyordu sanki.
Canım ummadığınız kadar yanıyordu.
Bana en çok koyan da, sevgili Ata’mın koltuğuna hak etmeyen birisinin, bir Atatürk düşmanının oturacak olmasıydı.
12 yıldır hakkında açılmış birçok yolsuzluk davasına rağmen ülkeyi tek adam olarak yöneten, topluma kin ve nefret tohumları eken kendinden olmayanı tarumar eden, bu insan oraya layık değildi.
İnanın dünden beri perişanım. Sabah baktım olacak gibi değil, doktoruma gittim. Beni öyle allak bullak görünce adamcağız mütebessim bir şekilde "geçmiş olsun" dedi
Bu geçmiş olsunun manası seçim sonuçlarıydı tabi. Beni tanıyordu çünkü.
Hafif bir müsekkin yazmasını rica ettim. Kahvaltıdan sonra onu içtim ama pek fark etmedi.
Akşam evde duramadım arkadaşım Dr Nevin’le buluştuk cadde üzerinde rasgele bir kafeye gittik.
İkimizde barut gibiydik, sanki çatacak birilerini arıyorduk.
Nevin bir öğretim üyesidir, geçen yıl CHP den istifa etmişti ama sonradan değil, aileden parti gönüllüsü olduğu için kopamıyordu bir türlü.
O benim kadar sabırlı olamadı, CHP’nin yanlış politikalarını affedemedi, tahammül edemedi bastı istifayı.
Konuştuğumuzda her zaman CHP’nin Atatürk çizgisinden çıktığından örnekler vererek bildiğim şeyleri heyecanla anlatır, sorular sorar.
İşte, dün akşam da çıldırmış vaziyette Kılıçdaroğlun’a, yönetimine ağzına geleni söylüyordu.
Ben kendi derdimi unuttum neredeyse, onu yatıştırmaya çalışıyordum.
Seçimi boykot etmiş sandığa gitmemişti.
Hararetli konuşmalarımız uzaklardan bize doğru yaklaşan klakson ve slogan sesleri ile bir an kesildi.
Önümüzden AKP konvoyu geçiyordu.
Of! İşte bu çok fena olmuştu bizim için.
Etraftan utanmasam hüngür hüngür ağlayacaktım.
Gözyaşlarım içime aktı adeta, boğazımda yumrular oluştu, sanki.
Nevin masadan ayaklandı "cehenneme gidin, hırsızlar filan ağzına ne gelirse bağırmaya başladı. Onu zor zapt ettim.
İşte bu sözde bir boykotçunun feryadı idi, tutmasam konvoyun önüne atacak kendisini, kaza da olabilirdi, başımız derde de girebilirdi.
İkimiz de çok kötü olmuştuk kısacası.
Konvoydaki araçların çoğundan MHP işaretleri yapan gençleri gördük. AKP ‘in zaferini birlikte kutluyorlardı.
Bize bunları yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Olmayacak duaya baştan âmin demek, riski ben alıyorum diyerek aday belirlenmez.
Dayatmayla, tıpış, tıpış gidip oy vereceksiniz diye emretmeyle de bu işler olmaz ve olmadı işte.
Burada Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun,sözlerine katılmamak mümkün müdür?
"Bu yenilgi, sandığa gitmeyenlere ya da tamamen dışlanan parti teşkilatlarına yüklenemez. Türkiye’nin sorunu, iktidarı alternatifsiz kılan muhalefettir"
Evet, aynen böyledir.
CHP örgütünün ve yurttaşların siyasi tercihlerini hiçe sayarak çatı aday dayatan bir yönetim suçludur.
‘Oy vermeye gelselerdi, belediye seçimindeki gibi oy verselerdi veya biz verdik, diğer parti vermedi’ gibi söylemler, boş mazeretlerdir.
Hatayı önce kendisinde aramak insanlığın erdemidir.
Yüz kere ben yazılarımdan seslendim önerilerde bulundum ama duvarlar duydu CHP yönetimi duymadı.
- SEÇSİS sistemini katiyetle ret edecektik.
- Yolsuzlukları ayyuka çıkmış bir parti ve genel başkanı aklanmadan seçime gitmeyecektik.
- Bu seçim ve diğerlerinde yapılan hilelerin üzerinde durulacaktı. Mesela eskiden tırnak boyası vardı, seçmenler adreslerine göre listelenirdi değiştirildi, soyadlarına göre yapıldı. Böylece kim kimdir bir apartmanda kimler var bilinmesi bir şekilde önlendi ve olmayan kişiler üretildi.
- Sonuçların Adalet bakanlığının sitesinden yayınlanması YSK nın iktidara bağlı olması, bunlar seçimin kaderini değiştiren olaylardır. Üzerinde ciddiyetle durulmadı, sessiz kalındı neden?
- 20 milyon fazladan basılan oylar nereye gitti?
Aşağı yukarı her seçimde aynı şeyler yapıldı ve bunlar ciddiyetle ele alınmadı.
En önemlisi koskoca CHP kendi içinden cumhuriyeti koruyacak, Atatürk ilkelerine bağlı bir aday çıkartamadı.
Atatürk düşmanı, Ulus devleti yok etmeye çalışan iktidar karşısında yumuşak muhalefet yaparak bazen görmezden gelerek Türkiye’nin bu günlere taşınmasında en büyük vebal CHP ve yöneticileriniz bizzat genel başkanı olan Kılıçdaroğlu’nundur.
Oy alacağım diye partinin eksenini değiştirmeye kalkmanın cezasını hep birlikte çekiyoruz.
Ekmel Bey iyi, efendi ve kariyer sahibi olsa da gerçek CHP lilerin adayı değildi.
Haydi diyelim bir hata olarak aday gösterildi, peki o zaman seçim propagandalarında neden yalnız bırakıldı bu insan?
Şimdi CHP ve MHP nin, 12 diğer partinin desteğini alan çatı adayının % 38.4 aldığı oy oranını başarılı bulmak suçu boykotçulara yüklemek büyük haksızlıktır.
CHP nin oyları hem yerel seçimlerde hem de bu seçimde eksildi. Bunu kapatmaya çalışmayınız.
İzmir Milletvekilimiz Prof Dr Birgül Ayman " AKP için sonun başlangıcı" başlıklı yazısında rakamlar ve detaylar daha geniş anlatılmış. Benim daha fazla yazmama gerek yok.
Sn.Kılıçdaroğlu hatalardan ders çıkartacağı yerde halen devam ediyor. Ne diyor seçim yeniden yapılsa yine Ekmeleddin beyi aday gösterirmiş.
Bu kadar saçma bir şey olamaz ya!
Sn. Kılıçdaroğlu bu düşüncelerle Atatürkçüleri, CHP ye gönül veren seçmeni dışlayarak CHP yi asla iktidara taşıyamayacağınızı ne zaman anlayacaksınız?
Recep Tayyip Erdoğan benim cumhurbaşkanım asla olamaz ama siz bizi bu durumlara mahkûm ettiniz.
Bir risk aldım bedelini gerekirse öderim dediniz.
Bu sözünüzü lütfen yerine getirin ve gereğini yapın.
KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler