Alooo! One Minute
Güzel bir senaryo idi. Baş aktör de fevkalade oynamıştı.
Günümüze döndüğümüzde Erdoğanlı 13 seneyi film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçirirsek, kim bilir daha neler görürüz neler...
Partisinin dünkü (21 Haziran 2014) TBMM grup toplantısında gündemi değerlendirirken Gezi’de bizi yok edebilirlerdi, 17, 25 Aralık’ta bizi hapsedebilirlerdi, sürekli suikast tehdidi altındaydık, dedi.
Gezi ‘de bizi yok edebilirlerdi demekle neyi anlatmaya çalışmıştı?
Gezi olayları neden başlamıştı?
Ağaçların kesilmesini önlemek için yapılan müzikli, şarkılı türkülü masum eylemlerle başlayan olaylar, gençlerin park içinde kamp yaptıkları çadırların sabaha karşı polis baskını ile yakılması ve gaz bombaları ile çok farklı bir yöne gelmiş ve tüm yurda yayılmıştı.
Gezi Parkı’nın tarihine kısaca bakarsak 1936 yılında Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelen ve İstanbul’un Nazım Planı’nı oluşturmakla görevlendirilen, dönemin önde gelen şehir planlamacılarından Henri Prost ile başlamıştır. Prost’un İstanbul planlamasına yönelik çalışmaları 1951 yılına kadar sürmüştür.
İlk kez 1939’da yürürlüğe giren planda Prost’un ‘2 No’lu Park’ olarak tanımladığı ve Taksim’den Nişantaşı’na uzanan, oradan da Dolmabahçe Vadisi’ni de içine alarak denize kadar devam eden yaklaşık 30 hektarlık bölgede kesintisiz bir yeşil alan yaratıyordu. Prost bu vadinin insanlara temiz hava aldıracak bir alan olacağını düşünüyordu. 4 Eylül 1942′de park törenle açıldı. O zamanlar adı "İnönü Gezisiydi. Yani "Milli Şef" İsmet İnönü’nün adını taşıyordu. Ancak projenin tamamı gerçeğe dönüşemedi.
Şimdi insan haliyle düşünüyor. Başbakanın orayı yıkmak istemesi sadece rant için miydi?
Buna paralel olarak esas amaç, Taksim Gezi Parkı’nın yerinde bulunan, ancak 40’lı yıllarda yıkılan Şeriatın simgesi olmuş Topçu Kışlası’nı yeniden inşa etmek için miydi?
Destan yazan kahraman polislerini gençlere, halka karşı acımasızca orantısız saldırtmasının nedeni içerisinde, kafasında hangi düşünceler vardı acaba?
Gurup toplantısında GEZİ de bizi yok edebilirlerdi sözleri ile o BİZ ’in içindeki ayrıştırma alenen belli olmaktadır. (Onlar dediği bizler kimiz? Uzaydan mı geldik?)
Oysa Geziciler onu değil, kafasının içinde çöreklenen Ortaçağ düşüncelerini yok etmek, kendilerini anlamasını, Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı gibi davranmasını istemişlerdi.
Aslında başbakan hain saldırılarla demokrasi isteyen halkı yok etmek, evlerine hapis etmek istemişti.
"Gezi Parkı eylemlerinde demokrasi adına verdikleri mücadeleyle halka mal olmuş direnişçilerimizin Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Mehmet Ayvalıtaş
İrfan Tuna, Medeni Yıldırım, Berkin Elvan’ın ölümlerinden ve gaz bombalarından, fişeklerden gözlerini kaybeden, sakat kalan, yaralanan, kalp krizi geçirerek ölen onca insanımızın başına gelenlerden sorumlu bir başbakandır.
Cumhurbaşkanı olmamasının nedenlerinden teki de bu olaylar için emri ben verdim demesidir. Onun yeri cumhurbaşkanlığı değil aslında Yüce Divandır.
Başbakan dünkü konuşmasında İsrail uçaklarına yakıt verdiğini inkâr ederek şöyle konuştu.
’Türkiye İsrail’e jet yakıtı satıyormuş.’ Dürüst olun, dürüst. Zaten çıkınınızda tek şey var, yalan, iftira, takiye. Siz busunuz.
"Bizler onun bu sözlerine haliyle hem kızıyor hem de gülüyoruz ve hey Allah’ım aklımızı koru diyoruz."
Erdoğan şöyle devam etti: . Enerji Bakanım kaç kez açıkladı, böyle bir şey söz konusu değil. Ama bunlar öyle ciddi anlamda yalanı meslek edinmişler ki, düşünün buraya İsrail’in uçağı gelir ve havalimanından kendi yakıtını alır. Bu her ulus için, gittiği ülkelerde orada bakımını yaptırır, yakıtını alır ve ondan sonra yoluna devam eder. Eğer bunu İsrail’e jet yakıtı vermek olarak takdim ediyorsanız, buna söyleyecek bir şeyim yok. Aynı şekilde her hafta bizim 40’ı aşkın uçağımızda Tel Aviv’e gidiyor ve onlar da oralardan yakıtını alıyor. Sanki her şey normalmiş gibi anlatıyor.
E pes, Vallahi de Billahi de pes yahu!
Aydınlık Gazetesi dün (22 Temmuz 2014) Gazze’yi kana bulayan İsrail jetlerinde kullanılan yakıtın TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerini manşetine taşıyarak kanıtladı.
Başbakan bize değil tabi, bir kesime La Fonten den masallar anlatıyor.
Onlar da kuzu, kuzu dinleyip, alkışlıyorlar.
Filistin alev, alev yanıyor, yüzlerce Müslüman, çoluk çocuk ölüyorlar. Bu ölümlerden kendisi sorumludur. İşte bundan ötürü de cumhurbaşkanı olamaz. Bu katliam karşısında neden İsrail’e kafa tutamıyor?
Bize masallar anlatma. Çocuk mu kandırıyorsun sen ey başbakan?
Devamı yarın
KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler