Dedem, Madımak ’ta 35 kişiyi yaktı! - Kemalistler -->

Dedem, Madımak ’ta 35 kişiyi yaktı!

Dedem, Madımak ’ta 35 kişiyi yaktı!

Kimileri güzel şeyler yaparak tarihe altın harflerle geçerlerken, öte yandan insanları acımasızca yakarak öldürenler de devlet eliyle ödüllenerek, ölümsüzleştirildiler. Bu sayede belki onların torunlarının torunları, ileride dedeleri ile öğüneceklerdir.

Dedem Madımakta 35 kişiyi yaktı" diyerek.

Zamanla cani dedelerinin isimlerinin İskilipli Atıf Hoca’nın adının bir devlet hastanesine verilmesi gibi bir yerlere verilmesini, heykellerinin meydanlara dikilmelerini talep edeceklerdir.

Sonra sırayla Şeyh Sait ve Kubilay’ın başını kesen yobazlara sıra gelecek sanırım

Cumhuriyet’in kuruluşu işlerine gelmeyen, kendi çıkarları için devrimlere direnen ne kadar "yobaz" "hain" varsa, hepsi tek tek bu iktidar sayesinde  "kahraman"  olarak tanıtılmaya başlandı.

Sn. başbakanın Madımak katliamı için mahkeme kararına " hayırlı olsun" demesinden bu yolların açıldığını anlıyoruz.

Bunun hayır neresinde acaba?

Demokrasiyi bir araç olarak tabir eden başbakan, yolunda kendi dediği gibi yavaş ve sindire, sindire ilerliyor.

Bir devir planlı şekilde yıkılıyor cumhuriyet öncesine dönülüyor ve bizler sadece sinmiş bir halde seyrediyoruz.

Sn. Kılıçdaroğlu da "AKP İktidarına karşı mücadele ederken, ben bazen kendimi 1940 ların CHP iktidarına karşı mücadele ediyormuş gibi sanıyorum. Çünkü AKP İktidarı aynı 1940’ın CHP iktidarının ortamını yarattı" sözleri ile ne yazık ki AKP’ i cesaretlendiriyor.

Bu sözler acaba dil sürçmesi mi diye düşünmek istiyorum. Zira 1940 yıllarının gerçekleri yani İNÖNÜ zamanı dış güçler tarafından dahi takdir edilen bir süreçtir. Bu konuda yeterince bilgiler tarihimizde yazılıdır.

Atatürk ve İnönü ‘ye çok şey borçluyuz. Onlar ve yürekli bir ulus olmasaydı bugün Türkiye de olmazdı.

Şimdilerde vatan uğruna kanlarını akıtmış on binlerce şehidimizin kemiklerini sızlatıyoruz.

Nerede o İstiklal Savaşımızdaki ruhumuz?

Bizler nasıl böylesine başımızı kuma gömdük?

Ne zaman kumdan başımızı çıkartıp gerçekleri göreceğiz, iş işten geçtikten sonra mı?

Barajın kapağı kırılmış şehirleri, köyleri sel basıyor. Hep beraber boğulmayı mı bekleyeceğiz?

Yaşamak istiyorsak o zaman, mücadele etmeliyiz.

Ya hep beraber, ya da hiç birimiz!!!!

Tünay Süer

15 Mart 2012

Nedir bu Alevi düşmanlığı?


Yukarıdaki yazımı 2012 tarihinde yazmışım. Aradan geçen iki yılda ne değişti Allah aşkına?

Aslında 21 yılda ne değişti demek gerek. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Sivas katliamıyla ilgili araştırma ve inceleme raporunda neredeyse yakılarak öldürülen canlar suçlanıyor.

Olayın "toplumsal kriz "olarak tanımlandığı raporda, "37 kişinin ölümü ile sonuçlanan hadisenin; münferit bir hadise olarak görülerek unutulmaya terk edilmemesi gerekmektedir" vurgusu yapılmış.

Buna YUH demekten başka ne denir ki?

Sivas katliamı,2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta yapılan Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında ağızlarından köpükler çıkan azgın yobazlar tarafından Madımak Oteli’nin yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaydır.

O tarihlerde 12 Eylül’ün mimarı olan Kenan Evren’in dediği gibi ""Gereksiz bir konuşma sonunda çıkan olay, solcularla dinciler arasındaki çekişme" değil, Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik yapılan bir katliamdı.

Günümüzde de benzer olayları görmekteyiz. İktidara olan tepkimizi demokratik haklarımız olarak sokak toplantıları ile dile getirdiğimizde yakıcı sular ve gaz bombaları, plastik bazen sahici kurşunlar altında kalmaktayız.

İşte bundan ötürü halen Madımak’ı yakanlar değil yanan canlar suçlanmaktadır. AKP’nin dini (çarpıtarak) siyasete alet etmesi, mezhep ayrılıkları yapması ve laik rejimi dinsiz gibi göstermesi, insanları ayrıştırmasının altında hep Atatürk düşmanlığı yatmaktadır.

Alt kimlik, üst kimlik diye bir şey yoktur. Ülkemiz, toprakları kadar kültürel bakımdan da çok zengin bir ülkedir. Kürt, Alevi, Türk ve diğer kökenler bin yıldır bir arada yaşamaktayız. Bizi ayırmak, vatanı bölmek isteyenler küresel sermayenin aleti olan çıkarcılardır.

Önce Kürt Türk ayırımı yapılmak istendi. Başarılı olamadılar.

Şimdi Alevi kardeşlerimize taktılar. Diyanet İşleri Bakanlığının Türkiye genelinde yapmış olduğu "Türkiye’de Dini Hayat Araştırması’nda Ülkenin yüzde 99,2’sinin Müslüman olduğu sonucunda varılırken, Alevilerin hiçbir kategoride yer almaması, 20 milyon Alevi’yi yok sayması bize gerçekleri anlatmaktadır.

Ortadoğu’yu karıştıran ABD’nin, siyasal egemenliği ya da dünya üzerindeki siyasal jandarmalığı, vaz geçemeyeceği ortağı İsrail ile Küreselleşmenin ekonomik ayağını elinde tutmak istemesi, uluslararası sermayenin egemenliğine işaret etmektir. Bundan ötürü BÖL+PARÇALA+YÖNET taktiğini uygulamaktadır.

İsrail onun maşasıdır aynı zamanda.

Zaman içerisinde Suriye’yi bombalaması, ardından Filistin’e girmesi ve acımasızca çoluk çocuk, hastane dinlemeden füzeler yağdırması hep çizdikleri planların parçalarıdır.

A.B.D. ve İsrail’in tüm çabalarına rağmen 2012 de Filistin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, Filistin’in talebi için 138 ülke, "evet", 9 ülke "hayır" oyu kullandı, 41 ülke çekimser kaldı.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Filistin’in BM’de "üye olmayan gözlemci devlet" statüsü kazanmasının, İsrail ile Filistinliler arasında "barışa yönelik yolda daha fazla engeller yarattığını" söylemişti. O sözleri şimdilerde daha iyi anlıyoruz. Amerika ne zaman barış, demokrasi dese gittiği ülkeye ölüm ve kan götürüyor. Libya, Irak örnekleri gibi!

Şimdi bu acımasız katliam karşısında dünya milletleri taraf olarak sessiz kalıyorlar.

Bunun nedeni HAÇLILARIN Müslümanlara olan düşmanlığı ve çıkar düşünceleridir. Hepsinin Allah belalarını versin.

Bu kadar hainlik olmaz ya!

Caniler! Plajda oynayan küçücük çocuklardan ne istediniz?

Hitlerden ne farkınız kaldı sizlerin?

İsrail dün Ankara ve İstanbul’daki protestolarda Türkiye’de polisin İsrail Büyükelçiliği’ni ve İsrail Başkonsolosluğu’nu yeterince korumamasını neden göstererek, diplomat ailelerini İsrail’e geri çağırma kararı aldıklarını açıkladı. Böylece, Türkiye ile ilişkilerini bitirdiğini gösterdi.

Sanırım bu da bir oyundur zira jet yakıtlarını Türkiye’den aldığını günlerdir basında okuyoruz.

Bu Türk Halkının hükümete karşı tepki göstermemesi için olabilir diye düşünüyorum.

Kahrolsun faşizm...

Benzer içerikleri okumaya devam et

Benzer içerikler

© Copyright 2019 Kemalistler | All Right Reserved